Yaygın görülen uyku apnesine yakalanmış olabilirsiniz

Uyku apnesi belirtileri, tedavi yöntemleri nelerdir?

Horluyor musunuz? O zaman yaygın görülen bir uyku bozukluğu olan uyku apnesi rahatsızlığına sahip olabilirsiniz. Uyku apnesi olan kişiler genellikle çok gürültülü bir şekilde horlarlar. Bazı kişiler yeterince uyumalarına rağmen neden uyandıktan sonra hiçbir zaman kendilerini dinlenmiş hissetmediklerini anlayamazlar. Bu durumun nedeni uyku apnesi olabilir. Uyku apnesinin kalp sağlığını hatta kişilerin hayatını tehdit ettiği bilinmektedir.

Uyku apnesi, uyku esnasında solunumun en az 10 saniye durması hastalığıdır. Solunum duraklamaları uykuyu böler ve hastanın uykusunu alamamasına sebep olur. Sürekli devam eden uykusuzluk hali yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu ve depresyondan diyabet, yüksek tansiyon ve kalp krizine kadar bir çok hastalığı tetikler.

Uyku Apnesinin farklı çeşitleri vardır. En sık görülen türü obstrüktif, yani tıkayıcı uyku apnesidir. Uyku apneleri %90-95 oranında obstrüktif türde olduğu için, uyku apnesi denildiğinde genelde obstrüktif uyku apnesi akla gelir.

HORLAMA NEDEN OLUR ?

Uyku esnasında kaslar doğal olarak biraz gevşer. Üst solunum yolunu açık tutan kaslar da buna dahildir. Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu (OUAS) hastalarında bu kaslardaki uykuya bağlı gevşeme çok fazla olur ve gevşeyen kaslar solunum yolunu tıkar. Böylece hasta apneye girer ve nefessiz kalır. Beyin, nefessiz kaldığını anlar ve solunum çabasını arttırır. Artan solunum çabası hastayı uyandırır. Böylece hava yolu açılır ve hasta normal nefes almaya başlar. Solunum çabasının normale dönmesiyle tekrar uykuya dalınır, hava yolu tekrar daralır, solunum çabası artar, yeniden uykudan uyanma olur. Bu olaylar gece boyunca tekrarlar ve bu olaylar uyku esnasında horlamaya neden olur. 

Bir diğer uyku apnesi çeşidi ise santral uyku apnesidir. Bu apne türünde havayolu açık olmasına rağmen, solunum çabası olmadığı için solunumunuz durur.

Uyku apnesi hastaları bir gecede bazen yüzlerce kez uyansalar bile, bu uyanmalar hafif olduğu için çoğu kez uyandıklarını hatırlamazlar. Bazen, kendilerini bir anda sebepsiz yere uyanmış olarak bulurlar. Ne olduğunu fark etmeyip, sadece rahatsız uyuduklarını da düşünebilirler.

OUAS genelde 40 yaş üstü kilolu/obez erkeklerde görülür, fakat herkeste ortaya çıkabilir. Alkol ve sigara kullanımı obstrüktif uyku apnesini arttıran etmenlerdir.

Tedavi edilmeyen uyku apnesi aşağıdaki diğer hastalıklara da risk faktörü oluşturur:

- Yüksek tansiyon

- Diyabet

- Kalp ritminde düzensizlikler

- Aşırı ve hızlı kilo alma

- Depresyon

Uyku apnesi tedavi edildiğinde uykusuzluk, dikkat bozukluğu gibi sonuçları tamamen ortadan kaldırır. Tedavi aynı zamanda bu hastalığın yol açtığı diğer hastalıkların gelişmesini önlemek açısından da çok önemlidir.

UYKU APNESİ BELİRTİLERİ

• Her gece yüksek sesle horlama,
• Geceleri tekrarlayan uyanmalar,
• Gündüz aşırı uyku hali,
• Sabahları baş ağrısı ile uyanmanız söz konusu ise mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz. Doktorunuz sizi uyku laboratuvarı için yönlendirecektir. Uyku uzmanları bu solunum bozukluklarının tanısını koyup önlemeye ya da düzeltmeye yardımcı olacaktır.

 

UYKU APNESİ TEDAVİSİ

1. Genel Önlemler:

Kilo Verme: Obezite obstrüktif uyku apnesinin en önemli risk faktörlerinden biridir. Obezite hem üst solunum yolu açıklığını daraltarak, hem de solunumu düzensizleştirerek apneye eğilimi arttırır.

Yatış Pozisyonu: Yer çekiminin etkisiyle apneler sırtüstü pozisyonda artar. Bu bağlamda hastanın sırt üstü yatmasını engellemek amacıyla sırtına yastık parçası, tenis topu benzeri bir nesne yerleştirilip, sırtüstü yattığında rahatsız olması ve yan dönmesi sağlanabilir.

Alkol ve Sedatif - Hipnotiklerden Sakınma: Obstrüktif uyku apnesini arttıran önemli bir faktör de alkol ve sedatif-hipnotik ilaçların kullanımıdır. Bu yüzden uyku apnesi olan bireylerin uyumadan 4 – 5 saat önce alkol alımını kesmeleri gerekmektedir.

 

2. İlaç Tedavisi

OUAS’nu tedavi eden bir ilaç maalesef bulunmamaktadır.

3. CPAP Tedavisi

CPAP'ın açılımı "Continuous Positive Airway Pressure" yani sürekli pozitif havayolu basıncıdır. CPAP cihazı odadaki havayı toz filtresinden geçirerek emer ve emdiği havayı ayarlanmış, sabit bir basınçta, hortum ve maske aracılığıyla hastaya iletir. Gece boyu verilen basınçlı hava üst solunum yollarının tıkanmasını engeller.

Bir çok farklı CPAP cihazı ve özelliği vardır. Otomatik CPAP cihazları sabit basınçla çalışan standart CPAP’ın aksine gece boyu yaşanan solunum olaylarına göre basıncı otomatik olarak ayarlar. Obstrüktif apne/hipopne gibi olaylarda basıncı kademeli olarak arttırır, olay olmadığında ise azaltır. Böylece hastaya ihtiyacı olan basıncı uygular.

BPAP cihazları ise solunum döngüsü boyunca sabit basınç uygulamak yerine, nefes alış ve verişte farklı basınç seviyeleri uygular. BPAP, yüksek basınç ihtiyacı olan ve o basınçta nefes vermekte zorlanan OUAS hastalarında kullanılır. Aynı zamanda KOAH ve restriktif akciğer hastalıkları gibi farklı hastalıklarda da BPAP cihazları kullanılabilir.

Hastaya uygun cihaz ve basınç ayarları doktorlar tarafından yapılan testler sonucunda belirlenir.

Hastanın CPAP tedavisine uyum sağlamasındaki en önemli etken CPAP maskesine uyum sağlamasıdır. Bu yüzden yüze tam uyum sağlayan, hastanın rahat ettiği bir maske, CPAP tedavisinin başarısı için çok önemlidir.  CPAP cihazları için genelde burun maskesi önerilse de, birçok farklı maske çeşidi mevcuttur. Ağızdan nefes alan hastalar için ağız-burun maskeleri kullanılır. Klostrofobik hisseden hastalar nazal yastık ve oral arabirimleri tercih edebilirler.

4. Ağıziçi Araç Tedavisi

Ağız içine yerleştirilen bu araçlarlar havayolunu genişletmeyi, resistansı düşürmeyi ve tıkanmayı engellemeyi amaçlar. Bu protezlerin tedavi etkinliği ile ilgili tartışmalar devam etmektedir.

Ağıziçi araç tedavisi basit horlaması veya hafif derecede OUAS olan hastalara uygulanır. 

5. Cerrahi Tedavi

OUAS’nun en etkin tedavisi CPAP’tır. Ancak tıkanıklığın yerinin tam olarak saptanabildiği, anatomik olarak uygun hastalarda cerrahi tedavi yoluna gidilebilir.

Cerrahi müdahalenin genel zorluklarının yanı sıra (sedatifler, entübasyon, ödem vs) ameliyat sonrası oluşan yutma güçlüğü, yaralar ve dilde oluşan hissizlik de bu tedavinin genel zorluklarından bazılarıdır.

Bu tedaviye uygun hastaların ağız boşluğu anomalisinin olmaması, çene kemiğinin geride olmaması önemlidir. Aşırı kilolu hastalara ve belirgin aklp-akciğer sorunları olan hastalara cerrahi tedavi önerilmez. 


 

eticaretPORT Altyapısı Kullanılmıştır